11 Eylül 2016 Pazar

Karavan Tatili 3. Gün (Akdenize doğru) : Andriake Kampı, Sülüklü ve Çakılaltı Plajları, Şeytan Beach


Babam sabah saat 7' de uyanmış ve sahilde yürüyüş yaparken karetta karettalarla karşılaşmış. Telefonunu yanına almadığı için fotoğraflarını çekememiş. Biz de saat 8'de sahilde gittik, ama sanırım sesten dolayı karetta karettalar kaçmıştı ve biz sadece beyaz vatoz görebildik. Eğer yolunuz düşerse çevreyi erken saatte dolaşmanızı öneririm. Çayların denizle buluştuğu yerler karetta karettaların üreme alanlarıymış. Bulunduğumuz yer iki tane çayın iki yandan akıp denizle buluştuğu bir yer. 







Hatta sonradan 500 metre yukarıda şifalı cilt hastalıklarına iyi geldiği söylenen bir havuzcuğun olduğunu ve buranın yerli halkının çok soğuk olan o havuza girip 1 saat kadar durabildiğini öğrendik. Kampın işletmecisi Barış bey ise sadece 5 saniye durabilmiş. 
Günümüz kahvaltı, kahvaltı sonrası kahve ve yürüyüş ile devam etti. 


Gittiğimiz Andriake kampının işletmecisi olan Barış bey bizi yöre hakkında bilgilendirdi. Şöyle ki; kısa,uzun ve akşam tekne turlarının olduğunu, Andriake antik kentinin olduğunu ve Sülüklü ve Çakılaltı plajları olduğunu söyledi. ama Çakılaltını tavsiye etti çünkü suyu mükemmelmiş. Ayrıca kampın adını nerden aldığını sorduğumuzda da Andriake antik kentinden aldığını, yaklaşık 2000 yıl önce burada yaşamış Lidyalılardan kaldığını söyledi. Antik kenti gezecektik fakat hava 38 derece olduğu ve antik kent gölgelik bir yerde olmadığı için gezmedik. Plaj bize daha çekici geldi ve işletme sahibi Barış beye canayakın davranışlarından dolayı teşekkür ederek vedalaştık ve plaja doğru yola koyulduk. Barış bey sahilde Şeytan Beach adında bir beach cafe olduğunu ve gitmek istersek sahibi Ali Bey'e selamını iletmemizi söyledi. 

Biz de bu cafenin yanına karavanımızı yanaştırdık. Babam Ali bey'in yanına gitti tanıştı ve Barış beyin selamını iletince referansınız kuvvetli yerden geldi diyerek bizden plaj ücreti talep etmedi. Sadece yediğimiz içtiğimiz şeyleri ödeyeceğimizi söyledi. Beach'in önünde şezlonglar ve şemsiyeler, cafenin yan tarafında da duş ve wc vardı. Plaj çakıl taşlarından oluşuyor ve sürekli esen harika bir rüzgar var. Gittiğimiz yer bir koy olduğu için çok fazla dalga olmadı ve suyun sıcaklığı çok idealdi hatta alışınca esen rüzgardan bile sıcaktı. Orada denize girdik, güneşlendik, çayımızı kahvemizi içtikten sonra 17.30 sularında Kaş'a doğru yola çıktık. 






İnternetten araştırdığımız üzere Kaş Camping'le haberleştik ve şansımıza son kalan yere rezervasyon yaptırdık. 


Eğer böyle kamp yerlerine gitmek istiyorsanız mutlaka önceden arayın. Ayrıca Andriake kampında araç giriş çıkışıyla ilgili bir kısıtlama yoktu, fakat Kaş Camping'te çıkış saatinin 12.00 olduğunu gidince öğrendik. O yüzden de Kaş Camping'te 2 gün kalmaya karar verdik. Çünkü burası gerçekten mükemmel. 


Deniz ve doğa iç içe burada. Karavanımızı denize nazır park ettik ve manzaranın tadını çıkarmaya başladık, hemen karşımızda uzanan bir deniz vardı... Burası hem karavan kampı hem çadır kampı hem de bungalovlardan oluşan büyük bir kompleks ve tam anlamıyla profesyoneller. 






Plajı, cafesi, duşları, tuvaletleri, mutfağı ve çamaşır makineleri var. Ayrıca her yer tertemiz. Bu kadar güzellik bir araya gelince de ortaya kalabalık bir camp alanı çıkıyor. Ama sakın yanlış anlamayın, insanlar iç içe değil, herkes kendi düzenini oturtmuş. Camp alanına girerken resepsiyon görevlisinin verdiği kamp kuralları çerçevesinde insanlar tatillerini yapıyorlar. Ne bir kargaşa, ne de rahatsız edici bir ses var. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder